ALZHEİMER

EMİNELLER HUZUREVİ

Alzheimer hastalığı, günlük yaşamsal aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile karakterize, nöropsikiyatrik semptomların ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalıktır.

Alzheimer hastalığı beynin düşünme, hafıza ve dil bölümlerini etkiler. Hastalığın başlangıcı sinsidir ve yıkım genellikle yavaştır. Günümüzde hastalığın sebebi bilinmemekte ve şifası bulunmamaktadır.

Erken semptomlardan biri hafıza kaybıdır. Bu hafıza kaybı, geçmiş hafızanın korunduğu, hastalığın ilerlemesi ile birlikte sıklıkla telaffuz edilmeye başlanan küçük unutkanlıkların başlaması şeklindedir. Bozukluğun ilerlemesi ile bilişsel (kognitif) yeteneklerdeki kayıp, frontal ve temporal lob işlevleri ile ilişkili, dil alanlarında işlev kaybı (afazi), beceri gerektiren hareketlerde işlev kaybı (apraksi) ve tanıma fonksiyonlarında bozulmaya doğru uzanım göstermeye başlar.

Altta yatan patolojik sürecin yansıması olarak beyinde limbik sistem ile frontal ve temporal loblar arasındaki bağlantılarda kopmalar olur. Patolojik süreç temporoparietal korteksin yoğun bir şekilde tutulduğu fakat frontal lobu da etkileyen amiloid plak ve nörofibriler yumaklarla karakterize inflamatuvar cevabın birlikteliğinde nöron kaybı ve atrofisini içerir.

Hastalığın kesin nedeni bilinememektedir. Genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Erken başlangıçlı Alzheimer hastaları ve az sayıdaki ailesel vakalarda üç farklı gende dominant mutasyon tespit edilmiştir. Daha sık görülen geç başlangıçlı Alzheimer hastalarında ApoE’nin duyarlılık genlerinden biri olduğu gösterilmiştir.

Alzheimer hastalığının adı, 1906 yılında alışılmadık bir akıl hastalığından öldüğü düşünülen bir kadının beyin dokusundaki değişiklikleri betimleyen Dr. Alois Alzheimer’dan gelmektedir. Bu değişiklikler bugün Alzheimer hastalığının karakteristik anormal beyin değişiklikleri olarak bilinmektedir.

Alzheimer hastalığı, toplumun bütün gruplarını etkiler ve sosyal sınıf, cinsiyet, etnik grup ya da coğrafi bölge ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca, Alzheimer hastalığı yaşlılar arasında daha sıklıkla görülmekle birlikte genç insanlar da bu hastalıktan etkilenebilmektedirler. Bu tür hastaların bakımevleri ve bakım merkezlerinden profesyonel destek almaları doğru olabilir.

Birçok Alzheimer Hastası evlerinde, aileleri tarafından bakıldığı için, hastaya bakan yakının psikolojik ve fizyolojik açıdan sağlıklı kalması önem kazanmaktadır. Alzheimer Hastasına bakan yakının hastaya bakım sürecinde kızgınlık, öfke, düş kırıklığı, kararsızlık gibi duygular yaşayabileceği, sosyal yaşantısının kısıtlanabileceği araştırmalar tarafından gösterilmektedir. Bu yüzden bakım rolünü üstlenecek bireyin tüm bu durumlara sosyal ve duygusal olarak hazır olması gerekmektedir. Hastaya bakan yakının yaşayacağı bir diğer problem de yeterince dinlenememesi olacaktır. Yeterince dinlenememe sonucu ortaya çıkan yorgunluk hissi ve bakıcının bakım sürecinde yaşadığı diğer duygusal çöküntüler genellikle bakıcının depresyona girmesine sebep olmakta, bakım sürecini hem hasta hem de hastaya bakan yakını için zorlaştırmaktadır. Bu yüzden profesyonel hizmet sunan bakımevleri ve huzurevleri ihtiyaç duyulmaktadır.

Tecrübelerimize göre Alzheimer teşhisi konmuş yaşlıların huzurevi – bakımevi ve yaşlı bakım merkezi gibi kurumlarda profesyonel bir şekilde bakılmaları daha uygundur.